Bir çocuk gelin dramı | dunyadaVan, Flaş haberler,haber durağı, Van Bülten, Van haberleri
Bir çocuk gelin dramı | dunyadaVan, Flaş haberler,haber durağı, Van Bülten, Van haberleri: Çocuk gelinlerden biri olan Bacı Anuk, 16’ında zorla evlendirildi. 18’inde anne oldu. Koca ve aile tarafından şiddet gördü. Evden kovuldu. Sokaklarda kaldı. Çocuğu elinden alındı. Hukuk savaşı verdi, Çocuğunu aldı ama, uğradığı bir iftira yüzünden işinden de olunca şimdi bir başına kaldı. O sadece “mutlu olmak istiyorum oda olmadı” dedi.
Dunyadavan.com
VAN- Henüz 16 yaşındayken tanımadığı biriyle amcasının zoruyla evlendirilen ‘çocuk gelin’ Bacı Anuk, küçücük yaşta koca ve kaynana tarafından aylarca şiddet yapıldı. 38 gün bir odaya kapatıldı. Ailesi kabul etmeyince Önce K. Irak’a oradan Ağrı Doğubeyazıt kaçtı. Gittiği her yerde bu kez de toplumun baskısıyla karşılaşan Anuk, kabus dolu ibretlik yaşam öyküsünü anlatırken; “doğduğuma bin pişmanın, oğlum için olmasaydı çoktan canıma kıyardım. Çünkü ne toplum nede ailem beni kabul edemedi” dedi.
Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde oturan Bacı Anuk, daha 16 yaşındayken 8 yıl önce tanımadığı biriyle zorla evlendirildi. Sevdiği kişiyle evlenmesine izin verilmeyen aile amcasının baskıyla evlendirilince hayatı kabusa döndü. Hem koca tarafından, hem ailesi tarafında baskı ve şiddet gören genç kıza bir acıda toplum tarafında reva görüldü.
Çocuk yaşta evlilik kararlarına isyan eden Anuk evlilik sonrasında yaşadığı kabus dolu yaşam hikayesini şöyle anlattı.
“16 yaşındayken birini çok sevdim Evlenecektik. Ama ailem buna karşı çıktı. Evlenmemize izin çıkmadı. 2 yıl kadar uğraş verdim. Çevremdeki insanlarla, ailemle, kendimle mücadele ettim, olmadı. Sonra zorla tanımadığım birisiyle Amcamın zoruyla evlendirildim. Düğün, dernek hiçbiri benim isteğimle olmadı. İsteyerek baba evinden çıkmadım. Evlendiğimde hiç görmediğim, bilmediğim bir köye götürüldüm. 38 gün boyunca tek başıma bir odada yapa yalnız kaldım. Odada hapis olduğum yetmezmiş gibi bunun üstüne bir de şiddet görüyordum. Resmi nikahım evlilikten 4 ay sonra kıyıldı. Ben sırf o köhne yerden kurtulmak için resmi nikahı kabul ettim. O zamanlar nikâhın ne olduğunu dahi bilmiyordum”.
EŞOFMAN GİYDİM DİYE DAYAK YEDİM
Resmi nikahtan sonra tekrardan ilçeye yerleştik. Ancak üzerimdeki baskı ve şiddet artarak devam ediyordu. Bir gün namaz kılmak için abdest almaya gittim. Üzerimde eşofman vardı. Namazlığa oturduğumda birinin saçlarımdan tutup çekti. Ne olduğunu anlayamadım. Saçımı çeken dönüp baktığımda arkadan ellerini üzerime kaldırmış halde bekleyen kaynanamı gördüm. Bana ‘Sen benim karşıma eşofmanla nasıl çıkarsın, terbiyesiz’ dedi. Daha yaşım çok küçüktü anlayamıyordum hiçbir şeyi”.
AMCAMIN KORKUSUYLA AİLEM DE SAHİP ÇIKMADI
Uzun bir süre boyunca şiddetin sürekli olarak devam ettiğini söyleyen Anuk, “Yaklaşık 4 ay boyunca inanılmaz şekilde şiddet maruz kaldım artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Eşimde ailesinin korkusuyla bana destek olmuyordu. Kız kardeşimi aradım ve “yapamıyorum” dedim. Bana ‘Elimizden bir şey gelmez’ dedi. İşte o zaman bu hayatta kimsemin olmadığını anladım. Bir şekilde o evden çıkmam gerekiyordu, ama hiçbir şeyim yoktu. Kararımı verdim ve o evden kaçtım. Babamların komşusuna gittim ve yaşadıklarımı onlara anlattım. Anneme haber verdiler, ama kimse bana yardımcı olamadı evlerine dahi almadılar. Üzerime yıkılan buradan uzak bir yerlere çok uzaklara gitmeye karar verdim. Irak’a gittim. 7 ay kadar orada ağabeyimin yanında yaşadım. Ama ağabeyimi göremiyordum. Yengemde aynı şekilde şiddete maruz kaldığı için orası da bana dar geldi. Tekrar Türkiye’ye dönerek kaderime razı olmayı göze aldım Başka çarem kalmamıştı. Yine ailemin kapsını çaldım ama kapı 1 yıl önce yüzme nasıl kapandıysa dönüşümde de aynı şekilde yüzme çarptı. Oradan da Van’a kaçtım. Kürt basınında gazete dağıtımı yapmaya başladım. Bir süre sonra Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde aynı sektörde çalıştım. Iğdır’a gönderildim oradan da bu gazeteyi dağıtığım için defalarca dayak yedim Artık toplumun baskıda üzerime gelmeye başlamıştı. Dayanamıyordum. Psikolojim tamamen bozulmuştu. Çaresiz kaldığım için beni bugüne kadar aramayan eşimi arayarak beni almasını söyledim. Bir daha aynı cehenneme geri dönmek zorunda kaldım.
SADECE MUTLU OLMAK İSTİYORDUM
Yüksekova’ya geri dönen Anuk, eşinin tekrar kaçacak diye kendisine iyi davrandığını, ancak bu da fazla sürmediğini söyledi. Hiç geliri olmadığı içinde 3 yıl aynı elbiseyi giydiğini, kış aylarında dahi terlikle dolaşmak zorunda kaldığının anlatarak şunları söyledi.
“İkinci kez İlçeye dönmek zorunda kaldığım evde eşim ve ailesi bir süre bana iyi davrandılar. Artık çalışmıyordum ve hiçbir gelirimde olmadığı için kaderime razı olmalıydım. 2-3yıl boyunca aynı elbiseyi giydim. Yırtılsa söküğünü yamar tekrar giyerdim. Kış ayında bile terlik giyerdim. Hiçbir zamanda isyan etmedim. Bu hayatta sadece mutlu olmak istiyordum. Eski eşim ve ailesi bir süre sonra beni alıp Gaziantep’e götürdüler. Şiddet orada yine başladı. Sürekli aile ve akrabaları tarafından hakarete uğruyordum. Sonra kendilerine gitmek istediğimi söyledim. Böyle söyleyince şiddet daha da arttı. O gün beni dövüp evden kovdular. Gaziantep’te ne tanıdığım var ne de oraları biliyorum. Sokakta kaldım resmen tek başıma. Sonra komşuları bana sahip çıktı ve evlerini bana açtılar. 2 sene kadar orda kaldım. Ama orada hizmetçi gibi çalışıyordum. Ufak çocuklar bile emir verir olmuştu bana. Eşime gelince, bazen gelir giderdi. Dayanamadım ve evden ayrılmaya karar verdim. Bir yere giderek yardım istedim. Bana bir telefon verdiler babamın evini aradım. Ablam açtı telefonu ve zor durumda olduğumu söyledim. Yalvararak yardım istedim. Ablam ‘elimden bir şey gelmiyor’ diyerek telefonu kapattı. Telefonu kapatırken bile ablam ağlıyordu. Ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Ve bir hafta boyunca sokakta yalnız başıma kaldım. Düztepe’de bir camide yatıp kalktım bir hafta boyunca. Hiç yemek yemedim, acıkmadım da. Sonra yaşlı bir amca geldi ve bana yardım etti. Beni evine götürdü. Tek başına yaşıyordu. Yaşlı amca ‘bana yemek yap yeterdir, ben sana bakarım’ dedi ve kabul ettim. Bir süre sonra hamile olduğumu öğrendim. O zaman küçük bir anne olmaya hazırlanıyordum. Çok tuhaf bir duyguydu. Hamile olduğumu öğrenen eşim Eşime Yüksekova’ya dönelim dedim oda bunu kabul etmedi. Bana evini açan amcayla konuştum. Beni memleketime gönderdi. O yaşlı amcanın yaptığı iyiliği asla unutmam. Yüksekova’ya döndüm. Ablamın yardımıyla burada bir ev tuttum. Ama eski eşimin alacaklıları her gün kapıma dayanıyordu. Yapamadım eşimin evine geri gitmek zorunda kaldım. Bir süre sonra doğum sancılarım başladı. Eşim benimle hastaneye bile gelmedi. Doğum yapmak üzereyken kalkıp tek başıma hastaneye gittim. Doktorlar şaşırmış beni izliyorlardı. Kimse yoktu yanımda. Doğumdan sonra eski eşim geldi. Bir geçmiş olsun demeden çocuğumu alıp gittiler. Eve gittiğimizde dinlenebileceğim bir yer bile yoktu. O halde bana yaşattıklarını asla unutamam. İşkenceden beterdi o günler.” Dedi.
ÇOCUĞUMU BENDEN ALDILAR
“Doğumdan sonra tekrar çalışmak zorunda kaldım. Azadiya Welat Gazetesi ile görüştüm ve çalışmaya başladım. Dağıtıma devam ettim. Hem çocuğum vardı, hem de çalışıyordum. Gün içinde dağıtım esnasında defalarca eve gelip çocuğumu emzirip tekrar dağıtıma giderdim. Bir yerden sonra yaşadıklarıma dayanamadım. Çalışmama rağmen eşimin ailesi artık çocuğuma da bakmaz oldu. Bende son çare olarak boşanma davası açtım ama üzerindeki baskı ve şiddet katbe kat arttı. Evliliğimin 3’uncu senesinde nihayet boşanmıştım Bir nebzede olsa artık özgür bir kadın olmuştum. Ancak Çocuğumu bana vermediler daha küçücüktü. O körpe yavruyu annesiz bıraktılar. Sıkıntılar bir türlü bitmiyordu. Van’a geldim daha sonra ve burada çalışmaya başladım. Jın Haber Ajansında çalışmaya devam ettim. Bir yandan da çocuğumu almak için hukuk savaşı verdim. 6 ay sonra mahkeme çocuğu bana vermeye karar verdi. Oğlumu aldım bu defa da işimi kaybettim. Şimdi bir arkadaşımın evinde 4 yaşındaki oğlumla birlikte misafir kalıyorum. uğradığım bir iftira yüzünden çalıştığım haber ajansı işime son verdi. Kimse bana inanmadı. Acı ve işkenceli hayat ne yazık ki iş hayatımda da peşimi bırakmadı. Çocuğuma bakmak için kafelerde garsonluk yapmaya başladım. Orada da barındırmadılar. Orada da işime son verildi. Sebebi dahi anlatılmadan işime son verildi. Oğluma bakacak bir gelirim yok. Nereye gitsem kapılar yüzüme kapanıyor. Çünkü çocuklu bir kadını kimse işe almıyor. Elim kolum bağlı ne yapacağımı bilemiyorum. Çocuğum benden bir şey istediğinde alamıyorum. Yetkililerden yardım bekliyorum. Bu çığlığımı duysunlar artık. Çocuğum olmasaydı canıma kıyardım. Artık bu dışlanmanın bitmesini istiyorum. Çok çektim yeter daha günahım nedir ki herkesten darbe yiyiyorum” dedi.
Yorumlar
Yorum Gönder